Hizbullah, İsrail’le 2006’daki savaşı sonrası nasıl değişti?

Bir dizi yüksek profilli cinayet ve saldırının ardından İsrail, Lübnan merkezli Hizbullah ve örgütün destekçisi İran arasındaki gerilim her zamankinden daha yüksek. Bundan sonra ne olacağını tahmin etmenin anahtarı, Hizbullah’ın askeri kapasitesini ve İsrail ile geçmişini anlamakta yatıyor.

2006’daki İsrail-Hizbullah savaşı 12 Temmuz’da başlamış ve 34 gün sürmüştü.

10 aydır süren yıpratma savaşının ardından iki taraf yeniden bu kez cephede savaşabilir.

İsrail’in üstün yanları hava kuvvetleri ve istihbaratı. Hizbullah’ın elinde ise geniş bir füze stoğu ve silahlı insansız hava araçları var.

İki taraf arasında çıkabilecek büyük bir savaşın neye benzeyebileceğini anlamak için iki temel faktörü göz önünde bulundurmak gerek: 2006’daki savaştan alınan dersler ve taraflar arasında 10 aydır süren çatışmalar.

İsrail, kava kuvvetlerinin üstün gücü nedeniyle Lübnan’da büyük yıkıma neden olabilir. Ancak İsrail ordusu Gazze’de ülkenin onlarca yıldır dahil olduğu en uzun savaşı yürütüyor.

Hizbullah şu ana kadar aralarında üst düzey askeri komutanı Fuad Şükür ve üç önemli liderin de bulunduğu 350’den fazla savaşçısını kaybettiğini, İsrail’in bu kişilerin tamamını hava saldırılarında öldürdüğünü söylüyor.

Ancak Şii Müslüman bir parti olan Hizbullah, olası bir topyekün savaşa, yıllardır Suriye’deki savaşta tecrübe kazanan yeni komutanlarıyla katılacak.

Hizbullah’ı destekleyen İran, örgüte maddi ve askeri destek veriyor.

ABD ve İngiltere dahil birçok Batılı ülkenin ve bazı Arap ülkelerinin “terör örgütleri” listesindeki Hizbullah, Lübnan hükümetine göre, meşru bir direniş örgütü. Siyasi bir parti de olan Hizbullah, Lübnan Meclisi’nde önemli sayıda milletvekiliyle temsil ediliyor.

2006 yılındaki savaş, Hizbullah’ın sınır ötesi bir baskında 8 İsrail askerini öldürmesi, 2 İsrail askerini kaçırması ve İsrail’le esir takası talep etmesi sonrası çıktı.

Gözlemciler, İsrail ve Hizbullah arasındaki mevcut yıpratma savaşının topyekun veya kapsamlı bir savaşa dönüşmesi halinde, İsrail’in 18 yıl önceki durumla yine karşı karşıya kalabileceğine inanıyor. İsrail o dönem önce yoğun bir hava saldırısı, sonra da kara harekatı başlatmıştı.

İsrail’in hedefleri, kaçırılan iki askeri kurtarmak ve Hizbullah’ı askeri olarak ezmekti. Ancak bu hedeflere varılamadı.

Savaş, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı Kararının 11 Ağustos 2006’da oy birliğiyle kabul edilmesiyle sona erdi.

İsrail’in operasyonlarını durdurmasının ardından Hizbullah da 14 Ağustos sabahı İsrail’e yönelik füze saldırılarını durdurdu.

İki taraf da, BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettikleri gerekçesiyle eleştiriliyor. Hizbullah’a yönelik eleştiri, silahlarını muhafaza etmesi. İsrail’e yönelik eleştiri ise hala Lübnan topraklarını işgal, Lübnan hava sahasını da düzenli olarak ihlal etmesi.

Hizbullah’ın İsrail’e yönelik saldırıları

Hizbullah, 8 Ekim 2023’te İsrail mevzilerini bombalamaya başladı.

Örgüt bunu, İsrail’in, Hamas’ın bir gün önce ülkenin güneyinde sivillere ve askerlere yönelik saldırılarına yanıt olarak Gazze’yi bombalamasının ardından, “Gazze’ye destek olmak için” yaptığını açıkladı.

Hizbullah ayrıca bu cepheyi, Gazze’de ateşkes sağlanana dek açık tutacağını duyurdu.

İsrail’e karşı oluşturulan stratejik askeri ittifak; Hizbullah, Hamas, İslami Cihad, Yemen’deki Husiler ve İran tarafından desteklenen Iraklı grupları kapsıyordu

Hizbullah ve İsrail yetkilileri savaşa hazır olduklarını ancak İsrail’in Hizbullah’la savaş çıkması halinde Lübnan’ı “Taş Devri”ne döndürme tehdidine rağmen, topyekun bir çatışmadan kaçınmayı tercih ettiklerini söyledi.

BM’ye göre sınır ötesi saldırılar nedeniyle Lübnan’da çoğu sivil 90 binden fazla kişi evlerinden etmek zorunda kaldığı; İsrail’in saldırılarında 100 sivil ve 366 Hizbullah savaşçısı öldü.

İsrail yetkilileri ise Hizbullah’ın saldırıları nedeniyle 10’u sivil 33 kişinin öldüğünü, 60 bin sivilin de evlerini terk etmek zorunda kaldığını söylüyor.

BBC, Güney Lübnan’da 3 bin 200’den fazla binanın çatışmalar nedeniyle tamamen veya kısmen hasar gördüğünü gösteren bir uydu görüntüleri analizi yayımladı.

İsrail medyasına göre ise Kuzey İsrail’de 1000’den fazla bina hasar gördü.

‘İsrail’in en zorlu rakibi olabilir’

İngiliz askeri uzman Justin Crump, Hizbullah’ın “halen İsrail’in en zorlu rakibi” olabileceğini ve çatışmanın genişlemesi halinde muhtemelen büyük sürprizlere imza atacağını söylüyor.

Yıllarca İngiliz ordusunda görev yapan ve Londra’da askeri danışmanlık şirketi Sibylline’ı kuran Crump, “Hizbullah bugün 2006’da sahip olduğu her şeye sahip ama daha büyük miktarlarda” diyor.

Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı’na (CIA) göre Hizbullah’ın çeşitli tip ve menzillerde yaklaşık 150 bin mermi ve füzesinin yanı sıra 45 bin de savaşçısı var. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ise daha önce 100 binden fazla savaşçıları olduğunu iddia etmişti.

Hizbullah, 2006’da İsrail ile savaşta Katyuşa ve Grad roketleri ile tanksavar füzelerinin yanı sıra, Rus yapımı Kornet füzesi de dahil güdümlü füzelerden de yoğun şekilde yararlandı.

İsrail’in hava üstünlüğüne sahip olmasına rağmen Crump, “Hizbullah’ın da arazi avantajı var ve bunu lehine çeviriyor” diyor ve ekliyor:

“Hizbullah artık araçlarını ve füze fırlatma sahalarını daha iyi gizleyebiliyor. Bu yüzden İsrail sadece hava saldırılarıyla Hizbullah’ın ülkeye yönelik füze saldırılarını durduramaz. Bu nedenle İsrail kara harekatı seçeneğini ciddi olarak değerlendirebilir.

“Eğer İsrailli bir tank komutanı olsaydım, kesinlikle askerleri Hizbullah’a ve tanksavar füzelerine karşı (Güney Lübnan’da) Litani Nehri’nin güneyine göndermek istemezdim. Bu beni mutlu etmezdi.”

Silah ve füze cephaneliği

Hizbullah, cephaneliğinin büyüklüğünü veya sahip olduğu füzelerin türünü, bu silahlar kullanılıncaya dek açıklamıyor.

Geçtiğimiz yıllarda yayımlanan çok sayıda istihbarat raporuna göre, Hizbullah’ın silahlarının ana kaynağı İran ve bu silahlar örgüte İran, Irak ve Suriye üzerinden kara yoluyla ulaşıyor.

Bu silahlar arasında İran’ın yeni nesil hassas tanksavar füzesi Elmas-3 de var.

Hizbullah ayrıca, Burkan füzesini ve adını 2015’te Suriye’de öldürülen örgüt liderinin adını taşıyan Cihad Muğniye füzesini de ilk kez İsrail’e karşı kullandı.

Cardiff Üniversitesi profesörü ve “Hizbullah: Politika ve Din” kitabının yazarı Emel Saad, “Bugün tanık olduğumuz şey, 2006’da tanık olduğumuz Hizbullah’ın ileri ve gelişmiş versiyonu” diyor ve ekliyor:

“Hizbullah, konvansiyonel bir ordunun ve konvansiyonel olmayan askeri grupların özelliklerini birleştirdi. Böylece hibrit bir askeri aktör tanımının ötesine geçti.”

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah daha önce İsrail’in derinliklerine ulaşabilecek hassas ve gelişmiş füzelere sahip olduklarını söylemişti.

Askeri konularda uzman gazeteci ve Lübnan’da Hizbullah’a yakın Mayadeen kanalının analisti Ali Jazini’ye göre Nasrallah’ın bu sözleri, örgütün 300 km menzile ulaşabilen kısa menzilli, hassas balistik füzelere sahip olduğunun ipucu olabilir.

Ali Jazini, İsrail’e yakın mesafeden atılabilecek bu tür füzelerin, Hizbullah’a avantaj sağlayabileceğini ve İsrail ordusunun reaksiyon süresini sınırlayabileceğini söylüyor. Bunlar İran’ın Zelzal ve Fateh 110 tipi füzeleri olabilir.

Ayrıca bazı füzelerin veya bunların bir kısmının ortalıkta dolaşan fotoğraflarından, Hizbullah’ın Rus füzelerini de kullandığı anlaşıldı.

İngiliz askeri uzman Justin Crump’a göre Hizbullah bu füzeleri Suriye’den almış olabilir zira İran birçok Rus sisteminin kopyalarını üretiyor ve dolayısıyla Hizbullah’a aynı silahları sağlayabiliyor.

SİHA savaşları

Füzeler dışında, mevcut savaşın önemli bir özelliği de, özellikle Hizbullah’ın ilk kez saldırı amaçlı füze yüklü silahlı insansız hava araçlarına (SİHA) aşırı derecede bağımlı olması.

Justin Crump, “Hizbullah SİHA’ları daha iyi ve yenilikçi bir şekilde kullanıyor” diyor.

İsrail medyasında geçtiğimiz günlerde Hizbullah’ın “sessiz İHA” olarak tanımladığı bir silahı kullanmaya başlayacağına dair bir haber yayımlandı.

İran’ın Shahed 101 tipi elektrikli SİHA’sı uçarken neredeyse hiç ses çıkarmıyor, bu da özellikle alçak irtifada uçtuğu ve radarlar tarafından kolayca tespit edilemediği için silaha müdahale edilmesini zorlaştırıyor. Hizbullah’a yakın kaynaklara göre bu SİHA daha önce Yemen’de ve Iraklı gruplar tarafından kullanılmıştı.

Ali Jazini ise Ekim 2023’teki Hizbullah ile bugünkü Hizbullah arasında büyük bir fark olduğuna dikkat çekiyor:

“İsrail ordusu sinyal istihbaratı, sinyal bozucu ve iletişim alanında dünyanın en ileri teknolojisine sahip olabilir. Dolayısıyla Hizbullah’ın, sınıra 20 kilometre uzaklıktaki Safed’de olduğu gibi İsrail’in derinliklerini hedef alan SİHA gönderebilmesi veya İsrail’deki hassas bölgelerin fotoğrafını çekmek için bölgeye İHA göndermesi, bu konuda ders aldığını ve esneklik gösterdiğini gösteriyor.”

SİHA’ların yeteneklerini gösteren Hizbullah, Hermes 450 veya Hermes 900 tipi çok sayıda çok gelişmiş İsrail SİHA’sını düşürme yeteneğini gösterdi, İsrail savaş uçaklarını Lübnan hava sahasını terk etmeye zorladığını duyurdu. Bunlar, Hizbullah’ın İsrail’e karşı havada caydırıcılık sağlamaya çalıştığını yolunda yorumlara yol açtı.

Ancak gözlemciler bu tip yorumların fazla abartılı olduğunu düşünüyor.

Ali Jazini, “Hizbullah, İsrail Hava Kuvvetleri’nin Lübnan hava sahasında tamamen faaliyet göstermesini engellemekten çok uzakta” diyor.

Justin Crump’a göre de Hizbullah, İsrail uçaklarının alçak irtifada uçmasını kısıtlayabilir ancak İsrail uçakları daha yüksek sortiler gerçekleştirebilir; bu nedenle de Hizbullah hava sahasını İsrail uçaklarına kapatamaz.

‘Direniş ekseni’

Crump ayrıca Hizbullah’ın, Yemen’deki Husilerin kullandığı silahlara sahip olabileceğine, Hamas veya Husilerin sahip olduğu silahların Hizbullahınkilerle aynı olduğuna inanıyor:

“Bu grupların tümü ‘aldıkları dersleri, teknolojiyi ve silah sistemlerini’ paylaşıyor; Hizbullah bunların en gelişmiş olanı.”

Profesörü ve Emel Saad’a göre, savaşın genişleyeceğine dair herhangi bir tahmin, savaşın gerçekleştiği bağlamı, yani İsrail’e karşı “direniş ekseni” olarak adlandırılan tek bir eksende faaliyet gösteren farklı askeri grupları dikkate almalı:

“Eskiden böyle bir şey yoktu. Bugün tüm bu gruplar, büyümesi muhtemel stratejik bir ittifak bünyesinde savaşıyor.”

Kendisini “direniş ekseni” olarak adlandıran bu eksenin unsurları, her biri ayrı bir kimliğe sahip olmasına karşın, İran tarafından desteklenen birçok askeri grubu içeriyor.

Bu grupların çoğu, ABD ve bazı Arap ülkeleri tarafından “terör örgütü” olarak görülüyor.

“Direniş ekseni” Lübnan Hizbullahı’nın yanı sıra Filistinli örgütler Hamas ve İslami Cihad ile Yemen’deki Husi Ensarullah’ı ve Iraklı grupları da içeriyor.

İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail’i, “Lübnan’daki herhangi bir yeni eylemin beklenmedik yansımaları olacağı” yolunda uyarmıştı. Bu durum göz önüne alındığında, söz konusu grupların Hizbullah’a karşı girişilecek herhangi bir genişletilmiş savaşta rol oynayıp oynamayacağı bilinmiyor.

2006’daki İsrail-Hizbullah savaşı ile Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’in güneyinde düzenlediği saldırılar arasında, Lübnan ile İsrail arasındaki sınır bölgesi, tüm gerilimlere ve sınır ihlallerine rağmen iki ülke arasındaki en uzun sükunete sahne oldu.

Ancak bu, çok yakında meydana gelebilecek gelişmelere yönelik hazırlıkların yapılmadığı anlamına gelmiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir